1916-04-27-DE-001
Türk :: de en tr
Home: www.armenocide.net
Link: http://www.armenocide.net/armenocide/armgende.nsf/$$AllDocs/1916-04-27-DE-001
Source: DE/PA-AA/R14091
Publication: DuA Dok. 260 (gk.)
Central register: 1916-A-12911
Edition: Ermeni Soykırımı 1915/16
Date of entry in central register: 05/16/1916 p.m.
Last updated: 04/22/2012


Halep Konsolosu’ndan (Rössler) İmparatorluk Şansölyesi’ne (Bethmann Hollweg)

Rapor



K.No. 47/No. 1189

Halep, 27 Nisan 1916

Ermeni tehciri, bunun sonuçları ve etkilerinden bu yılın 9 Şubat’ında K. No. 18 sayılı raporumda söz etmiş ve aynı ayın 12’sinde No. 1033 sayı ile Basel’deki Sayın Dr. Vischer’e ulaştırılmak üzere Rahibe B. Rohner tarafından doldurulan bir anketi Kayzerlik Büyükelçiliğine yollamıştım. O günden beri bu halk yok olmaktadır. Aşağıda ayrıntılı biçimde arz edilen olaylar, bu halkın planlı bir şekilde yok edilmek istendiğini göstermektedir.

1) Kadınlardan sonra, şubat ayı ortalarında Kilis’te bulunan bütün çocuklar Bab’a taşınmıştır.

2) Zaten açlık ve sefaletten bitkin durumda bulunan ve 16 Nisan’da Maarra’ya ve çevresindeki köylere "yerleştirilen" Ermeniler, Der Zor yönüne doğru gönderildiler.

3) 19 Nisan’da, önceki 24.000 kişilik gruptan arta kalan 9.000 Ermeni’nin Maraş’tan ileriye doğru yollanması emri geldiği öğrenildi. Bu insanlar ilk tehcir sırasında, yola çıkmaya hazır olun emri nedeniyle ellerindeki son eşyalarını da sattıkları için sefalet nedeniyle bitkin durumdadırlar. Emrin uygulanmasına başlandı. 120 aile 25 Nisan’a kadar Antep’e ulaştı, buradan Birecik üzerinden Der Zor’a yollanacaklardı. 26 ya da 27 Nisan’da ikinci büyük grubun Antep’e gelmesi beklenmektedir.

4) 20 Nisan günü, Der Zor’dan gelmekte olan bir Türk subayından öğrendiğime göre, Der Zor Mutasarrıfı, şehirdeki Ermeni sayısının halkın %10’unu aşmaması, fazlalığın Musul’a yollanması gerektiği yolunda emir almış. Der Zor yerli nüfusu yaklaşık 20.000 kadardır. Orada bulunan Ermenilerin sayısı en az 15.000 olarak tahmin edilmektedir, yani bu hesaba göre bunların en az 13.000’i ileriye yollanacaktır. Yıllarca Mısır’da yaşayan dost canlısı Mutasarrıf Suad Bey, ki kendisi hükümetin acımasız emirlerini kendi uygulamalarıyla biraz yumuşatmaya çalışan nadir Türk memurlarından birisidir; buna rağmen subay bu bahtsız insanların büyük bir kısmının yollanacağı ve bunların çok azının sağ salim Musul’a ulaşabileceği görüşünde idi. Şayet Bedeviler, Yezidiler ve Kürtlerden kurtulabilen olursa, onları da açlık, sefalet ve hastalık bitirecektir.

19 Nisan tarihli haberlere göre, Halep ile Der Zor arasındaki yolda bulunan istasyonların her birinde, yani Meskene, Abu Hrere, Hamam, Sabkha’da açlık nedeniyle günde 50-100 insan ölmektedir.

5) 6 Nisan’da, Ras ul Ain’da yeni bir katliam meydana geldiği haberleri duyuldu. Bir habere göre, 14.000 kişilik toplama kampının büyük bölümü öldürülmüş, bir diğer habere göre ise kamptan alınan 400 aile yolda öldürülmüş. Birkaç gündür Ras ul Ain ve çevresinde bulunan ve dönüşte 22 Nisan günü beni ziyaret eden bir Alman’ın topladığı güvenilir bilgilere göre durumun şu vaziyette olduğu anlaşılıyor: Kamp şu anda en fazla 2.000 kişiden oluşuyor. Bir ay süreyle günde 300-500 kişi kamptan alınarak Ras ul Ain’a 10 km mesafedeki bir yerde öldürüldü. Cesetler, Kiepert’in Anadolu Haritası Nsebin (D IV) sayfasında Circib el Hamar olarak adlandırılan ve yılın bu mevsiminde bol su taşıyan nehre atılmış. Bu olaylar nedeniyle Ras ul Ain Kaymakamını sorguya çeken bir Türk subayı Kaymakamdan emre göre hareket ettiği cevabını almış. VI. Ordunun Ras ul Ain-Musul menzil hattı bu bölgeden geçmekte. Ancak, bu hat üzerinde iki köprü yapılması gerektiği anlaşılınca ve VI. Ordunun bunu yapacak gücü olmadığı görülünce IV. Ordudan Suriyeli Müslüman bir öncü grup yaklaşık 15 Nisan günü yola çıkarılmış. İki gün içinde Şam’dan Ras ul Ain’a yollanan ve Ermenilerin durumundan habersiz ve tahmin edilebileceği gibi yolda hiçbir etki altında kalmayan bu grup, varmaları gereken yere ulaştıklarında büyük bir dehşet içindeydi. Bunlar Ermenilerin askerler tarafından kesildiği görüşündeydi. Bu da yapılanların emirle gerçekleştiği görüşünü desteklemektedir. En azından bu bölgede yaygın olarak böyle düşünülmektedir. Katliamın cellatlığını da Ras ul Ain yakınlarına yerleşmiş Çerkes aşireti Çeçenler yapmıştır.

6) Şubat ayı sonunda, Mart ayı başında Halep çalışma grubundaki Ermenilere İslamiyet’e geçmeleri teklif edilmiş ve bunda da kısmi bir başarı kazanılmıştır. Mart ayı boyunca polis tarafından Halep Ermenilerinin bir listesi çıkarılmış ve tehcirden tek kurtuluş yolunun İslamiyet’i kabul etmek olduğu söylentileri yayılmıştır. Bunun üzerine İslamiyet’e geçmek üzere gelen ilk ailelere sanki bağışlamak büyük bir erdemmiş gibi davranılmış. Yani yeniden korkuttular, bir ihtimal istenmeyen bir tepkiden çekiniliyordu, belki İslamiyet’e geçiş çağrısının sorumlu makamlardan gelmemiş olması nedeniyle, belki de Ermenilerle kedinin fareyle oynaması gibi oynayarak ttamin olmak istiyorlardı.

7) Halep’te Mart ayında ve Nisan’ın ilk yarısında, dışarıdan gelen ve burada gizlenen Ermeniler için büyük bir av kampanyası başlatılmakla kalınmamış, Halep’te oturan Ermenilerin de tehcirine başlanmış. Kadınlar ve kızlar tek tek sokaklardan toplanmış ve bu, hükümet makamlarının keyfi uygulamalarına neden olmuştur. Din ve namus anlayışlarına göre kadınlarına el sürülen Ermenilerin çaresizlikten değişik hareketlere başvurması kimseyi şaşırtmamalıdır. 18 Nisan’dan itibaren Halep’te durum biraz sakinleşmiştir, bunun nedeni de Kayzerlik Büyükelçiliği’nin girişimi üzerine Dahiliye Nazırı tarafından mahalli makamlara bölgede ikamet etmekte olanlara, Katoliklere ve Protestanlara dokunulmaması gerektiği yolunda bir emir çıkartmasıdır. Valinin verilen duraklamayı duyurmak için kullandığı biçim, Paskalya yortuları süresince kimseye dokunulmayacağına dair söz vermesi biçiminde olmuştur. Bırakın tehlikenin bitmesini, huzur süresinin dahi uzunca bir süre devam edeceğine dair herhangi bir umut bulunmamaktadır. Üstelik, söz verilmesine rağmen tehcir gizlice tek tek sürmektedir.

Bu rapor Kayzerlik Büyükelçiliği’ne de sunulmuştur.


Rössler



Copyright © 1995-2024 Wolfgang & Sigrid Gust (Ed.): www.armenocide.net A Documentation of the Armenian Genocide in World War I. All rights reserved